|| Rap TeaM FoRuM ||
ZonguLdaK Rap

Tövbe]{aR
Üye oLL
|| Rap TeaM FoRuM ||
ZonguLdaK Rap

Tövbe]{aR
Üye oLL
|| Rap TeaM FoRuM ||
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

|| Rap TeaM FoRuM ||

..::: Rap :::..
 
Anasayfa~~  Rap TeaM ~~GaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 U.L.a.Ş Röportajı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Tövbe]{aR
Admin
Admin
Tövbe]{aR


Mesaj Sayısı : 145
Rep GüCe : 435
ReP DeReCeSi : 0
Kayıt tarihi : 05/05/09
Yaş : 39
Nerden : Zongulda][

U.L.a.Ş Röportajı Empty
MesajKonu: U.L.a.Ş Röportajı   U.L.a.Ş Röportajı Icon_minitimeÇarş. Mayıs 06, 2009 3:26 pm

Buğu: Biz seni tanıyoruz ama tanımayanlar olabilir bize kendinizi tanıtabilir misin?

U.L.a.Ş: 1996 yılında müziğe (Rap Müzik) henüz çocuk yaşlarında başlamış, Türkiye çıkışlı "ilk jenerasyon"un
en küçüklerinden birisi olan, İzmir - Karşıyaka'da doğmuş ve büyümüş, üniversite sebebiyle İstanbul'a
yerleşmiş ve üniversite mezuniyetinden sonra da hala İstanbul'da ikamet eden, işini en iyi şekilde
yapmaya çalışan, laf olsun diye değil, bir şeyler anlatmak için, kişisel mesajlardan ağırlıklı olarak
sosyal ve toplumsal olgular üstüne çalışan ya da kişisel karakterleri bile toplumun parçası olarak
karakterize eden biri olduğumu söylemem en azından bir noktaya kadar kendimi tanıtabilmiş olmam için
yeterlidir sanıyorum. İşte halkın içinden, U.L.a.Ş diye birisi. Özetle bu.


Buğu: Taş Odadan ayrılalı 2 sene oldu ve sonrasında Peak Music Production ekibini kurdunuz bu ekipde kimler
var, nasıl kuruldu bize bunlardan bahsedermisin?

U.L.a.Ş: Taş Oda'dan ayrıldığım için kurulmadı Peak Music Production (.Peak Pro.), ikisinin birbiriyle en ufak
bir sebep sonuç ilişkisi yoktur. Taş Oda tamamen profesyonel normlarda düşünülen bir albüm çalışması
için atılmış imzalar karşılığında yürütülen bandrollü bir projeydi diyebilirim. Peak Pro. ekibini ise, müzik
yapmayı seven, müzik dışında günlük hayatları olan (kimisi mimar, kimisi öğrenci, vs...), müzik yapma
nedeni ve açılımını bir şeyler ispatlamak değil, bir şeyler anlatabilmek ve kendini her seferinde
geliştirmek olarak tanımlayan amatör ruhlu profesyonel dokulu beyinlerin parçalar halinde bir bütünü
oluşturması olarak tanımlayabiliriz. Yani bu ekipteki herkesin hedefi en iyisinin biraz daha üstüne
çıkabilmektir ki burda konmuş kota ülke sınırlarıyla değil Dünya sınırlarıyla belirlenmiştir. Ama bu
ekip tüm bu azminin yanında hiç bir rekabetin çirkinliğiyle vakit harcamaya niyeti olmayan, canı sadece
müzik yapmak istediği için en iyisini yapmaya çalışanların birlikteliğidir.
Ekip içerisinde bir görev ve iş dağılımı vardır. Kimse tüm işi tek başına yapmaz. Beat'leri yapanlar,
miks ve masteringleri yapanlar, canlı enstruman konusuyla ilgilenenler, sözleri yazıp, vokali yapan vs...
Bu yüzden Peak Pro. hep söylediğim gibi bir Rap örgütü, çetesi değil, bir müzik birlikteliğidir ve
başarı kıstası kimi ne kadar ezebildiğiyle değil, müzikalitesiyle belirlenmiştir.

İçinde Mehmet Emin Bayraktar (Mebayra), Faruk Uyan (FU.ian), Yuken ve Hazar ile benim bulunduğum
5 kişilik bir müzikalite keşifçileri diye de tanımlayabilir bu ekibi. Ama bu demek değil ki hep 5 kişi
kalacağız. Doğru ve kaliteli isimler buldukça bünyemize dahil ederek albüm çalışmalarını gerek
underground için, gerekse bandrollü için yürüteceğiz. Kaldı ki bunu sadece Rap için de söylemiyorum.
İleride R&B, Rock vs... türünde yeni sanatçılarıda bünyemize katarak albümlerini hazırlayacağız. Ama şu
an için ekibin esas projesi U.L.a.Ş'tır. Lakin Peak Pro. yeni ve iyi isimleri buldukça farklı
çalışmaların içerisinde de olacaktır. Şimdilik Peak Pro. birlikteliğini kısaca böyle özetleyebilirim.



Buğu: Underollü Albüm çıkalı 4 ay oldu. Dinleyicilerden olumlu yönde eleştiriler aldın bu senin için bir
gurur kaynağı olsa gerek ve bu albümde bir çok şarkıyla beraber, en çok ilgi çeken parça 'Behçetin
Öyküsü' oldu bu parça ortaya nasıl çıtkı?

U.L.a.Ş: Elbette dinleyenlerden alınan güzel tepkiler hem gurur kaynağımız hem de bununla birlikte azmimizi
körükleyen en değerli yakıtımız kıvamındadırlar. Onlar olmadan bu işin tadı da olmaz zaten. Senin de
söylediğin gibi Underollü Albüm'de bir çok şarkı ilgi çekti. SperMan 2008 - Tarih - Bu Beyler - Die
Bitch - '96 gibi. Tabi bunlarla beraber Behçet'in Öyküsü'de oldukça ilgi topladı ve zaten değerli bir
yönetmen arkadaşın (Özcan Tekdemir'in) de katkılarıyla o şarkıya bir de klip çekildi.

Şarkıya gelince, benim kafamda kimisi tamamen kurgu, kimisi tamamen gerçek, kimisi yarı kurgu yarı gerçek
onlarca hikaye ve karakter var. Doğru beat geldiğinde sahneyi alma sırası kime geldiyse o sahneye çıkıp
anlatılması gerekeni kendi penceresinden anlatıyor. Behçet'de yarı kurgu yarı gerçek bir U.L.a.Ş
tiplemesiydi. Faruk o beat'i bana yolladığında hemen elime kağıdı ve kalemi alıp Behçet'in trajik
hikayesini anlatmaya başladım. Evet gerçekten de ortaokul zamanlarımda yaşadığım üzücü bir öyküdür bu,
ancak şarkıdaki çoğu nokta da gerçeğin üstüne örtüştürülmüş, tamamlayıcı etkisi olan bir çeşit kurgudur.
Yani mesela hiç bir zaman bana bir kadından bahsetmedi, hatta hiç bir zaman başbaşa oturup konuşmadık ve
hatta şarapla ilgili bir problemimde (sevmem ama) yoktur. O kısımlar, şarkıya anlam bütünlüğü ve hikaye örgüsü
kazandırmak için tamamen kendi kurguladığım kısımlardır. Kalanı ise gerçektir. Özetle, kafamdaki onlarca
hikayeden veya kahramandan birisine uygun bir beat elime geçti ve sahne sırası Behçet'in di. O da çıkıp kendi
öyküsünü kendi penceresinden anlattı. İşin özü budur.


Buğu: Bu zamana kadar birçok albüm çıkardın ve albüm çıkarmayada devam ediyosun. Yakın zamanda bir albüm
daha geliyor bu albümle ilgili bilgi alabilirmiyiz?

U.L.a.Ş: Alabilirsiniz. Albüm toplam 15 track'ten oluşacak. Bunlardan bir tanesi "skit", 4 tanesi ise Underollü
Albüm'den en çok beğenilen 4 şarkının Peak Pro. ekibi tarafından hazırlanmış remiksleri olacak ve
oldukça başarılı ve iddialı remiksler olduğunu söylemekten gurur duyuyorum. (Remikslerde benim hiç bir
katkım yok. Önceden kaydedilmiş ham kayıtlara hazırlandılar. Ben nerdeyse bittiklerinde dinledim
hepsinide.) Kalan 10 şarkı ise tamamen yepyeni U.L.a.Ş şarkılarından oluşuyor. İlk defa dinleyeceğiniz,
yeni ve yine güvendiğim U.L.a.Ş şarkıları. Albüm 4 Eylül 2008 akşamı ilk olarak www.ulasonline.com, yani
U.L.a.Ş'ın resmi internet sitesinde yayınlanacak. Tamamen ücretsiz ve download'a açık olacak. Şimdilik
yeni albümle ilgili verebileceğim bilgiler bunlardan ibaret.


Buğu: Peki bu albümde diğer albümlerinde olduğu gibi SperMan karakteri yer alacak mı?

U.L.a.Ş: Hayır, o yok. Ama bu albümde yeni bir karakterle daha tanışacaksınız "MARK.A". 'Bonus Track'teki
skit'te önce kendini size tanıtacak, sonra onun hikayesini ve şarkısını dinleyeceksiniz. En az SperMan
kadar renkli bir karakterle tanışacağınızdan emin olabilirsiniz. Ama kişiliğini severmisiniz bilemiyorum.


SperMan'in biraz dinlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Ama o hep var, yine yepyeni hikayelerle mutlaka
geri gelecek ve bu kez neler yapar, ne işlere bulaşır bilemiyorum. Ama o artık dinleyenlerin "onsuz
olmaz"larından biri haline gelmiş, dolayısıyla başka albümlerde sizi ondan mahrum bırakmayacağım.
Şimdilik yeni karakterim MARK.A ile tanışın bakalım

Buğu: 2006 yılında Sen, Rapozof ve Sansar bir araya gelip ortak bir proje (3ün 1i) yaptınız buna benzer bi
proje ilerki zamanlarda olabilir mi?

U.L.a.Ş: Bilmiyorum, şu an için böyle bir proje yok. Kesin olur ya da hayatta olmaz diye cevap verebileceğim bir
soru değil bu. Akışına göre değişir. Kaldı ki, o bahsettiğin albümde gayet spontane bir şekilde karar
verilmiş, ne kayıtlarına, ne teknik işlemlerine çok fazla özen gösterilmemiş, sadece "biz eğlendik ve
sizinle paylaştık" kıvamında sizlere içten gelip sunulmuş bir albümdür. Şimdi olmaz derim, bir bakmışsın
yarın böyle bir albümün kayıdına başlamışım, yani bu yüzden bilemiyorum. Ama yakın tarihte böyle bir albüm
yapmakta istemiyorum diyebilirim. Şimdilik plan dışı bir fikir bu.


Buğu: Ankaraya gerek konser için, gerek diğer işlerin için bir çok kez geldin. Ankara hakkında
düşüncelerini öğrenebilir miyiz?

U.L.a.Ş: Ankara'da çok özel zamanlarım geçti. Müzikal anlamdan ziyade duygusal anlamda. Söylediğin gibi 1-2 kez
konser için de geldim Ankara'ya, zaten sonuncusu da haziran başındaki organizasyondu ve korkunç güzel
bir elektrik aldım seyirciden. Bilmiyorum, ben Ankara dinleyicisini seviyorum. Bana eğlenmeyi
biliyorlarmış ve gerçekten kasılmak için değil de, seni dinlemek için geliyorlarmış gibi geliyor ve
bu durum sahnedeki kişinin performansını da pozitif biçimde doğrudan etkiliyor.

Müzikal içerik dışında Ankara'yı seviyorum çünkü özgürlüğümü ve onurumu borçlu olduğum insan orada
yatıyor, kavgalarına saygı duyduğum yaşıtlarımken öldürülen genç ve bağımsızlık aşığı değerler orada
yatıyorlar. Ankara'da yaşasam 1-2 ayda bir hepsini ziyarete gider her biriyle biraz dertleşirdim.
Mesela M. Kemal'e gider, "emanet ettiklerine doğru düngün sahip çıkamadığım için özür dilerim, ama
bu yolda ölmek gerekirse eğer onu da onur duyarak yapacağımdan şüphe duymamanı isterim. Biz günümüzün
gençliği senin "... işte benim anladığım Türk Genci budur." betimlemendeki gençler olamadık. Basit
nedenlerle birbirimize girdik, para ve materyal bağımlısı yapıldık, mezun cahillere dönüştürüldük, ezildik,
sömürüldük, aşşağılandık ama senin ve 68'in yaptığını yapıp "DURUN BAKALIM!" diyemedik. Gerçekten özür
dilerim ATA'm, sana layık bir nesil olamadık..." derdim ki dedim de zaten. Son haziran konserinden sonra
o yol yorgunluğu, üstüne sahne yorgunluğu ve uykusuzluk ile ANIT KABİR'e gittik. Orada olmak gurur vericiydi,
ama bir o kadar da bu dönemin bir genci olarak utanç vericiydi. ATA'sına layık olamamış, pısırık, aklı karı
fikri para olmuş, cahil ve bedbah yeni genç neslin ferdi olarak orda olmak hoş değildi. Yine de O'nunla dertleşmek,
ondan özür dileyebilmek güzeldi. İşte bu yüzden seviyorum Ankara'yı. Varlıklarına ve bıraktıklarına çok saygı
duyduğum bir çok insan yatıyor orada.



Buğu: Birçok konserlerde yer aldın, bize konserlerde başından geçen değişik bir olay varsa anlatırmısın?

U.L.a.Ş: Saf ve karşılıksız sevgi. Bundan daha garip ve değişik birşey olabilir mi günümüzde? Kaçınız bunu
yaşayabilir ki? Her sevgi karşılık bekler oldu, her ilgi, her yaklaşım. O konserler de çoğu zaman
seni anlattıkların için, anlattıklarında kendinden birşeyler bulduğu için seven ama karşılıksız seven
yüzleri görüp onlarla merhabalaşıyorsun. Bu günümüz standartlarında korkunç az rastlanan, nesli tükenmekte
olan bir durum ki tek başına bile yeterince değişik, yeterince ilginç.

Ama illaki bir olay dersen, son Ankara konserinde yaşadım. İçerde prova yaparken bir arkadaş kendi
sitesi için röportaj yapmak istedi. İçerisi gürültülü olduğu için dışarıda, mekanın yan tarafındaki
apartmanın otoparkında röportajı gerçekleştirdik. Daha sonra tekrar mekana girmek isterken,
organizasyondaki ufak bir pürüz nedeniyle içeri almadılar beni. Tartışırken adının Cem olduğunu
öğrendiğim oranın güvenlik müdürü ile yumruklaşma evresine geldik. Sonra olaylar yatıştı, içeri girerken
onu yeniden gördüm. Tartıştığım için de üzgündüm çünkü abim yaşında adamdı, bize büyümüzle didişmek
yakışmaz, ama işte sinirlendim o an. Tam içeri girerken bana adımı sordu. Ulaş dedim. Yüzü değişti,
"Ulaş çok özel ve anlamlı bir isimdir bilirmisin?" diye sordu. Ne demek istediğini çok iyi anladım. Belli ki,
'78 kuşağındandı, yani '68 olamazdı, çünkü yaşı müsait değildi. Hoş benim sahnemden sonra biraz lafladık,
dayısı '68'de Deniz'le beraber yargılanmış. O konuda da baya dolu birisiydi ama onun söylemek istediği şeyi
anladığımı fark edince kısa ama dolu bir sohbet geçti aramızda.

Neyse, dediğim gibi,"özel bir isimdir Ulaş, bilirmisin?" diye sorunca ben de "Bilirim" dedim. İsmin özelliği de
dönemin SOL görüşlü gençlerinden, ODTÜ öğrencisi, İstanbul'da öldürülen Ulaş Bardakçı'dan geliyordu. Bilirim, dedim.
"Zamanında çok ana baba çocuğuna biraz hüzünle, ama daha çok gururla koyardı Deniz, Mahir, Ulaş ismini" dedi.
Ben de, o zaman sen sahnedeyken beni dinle, beğenebileceğini düşündüğüm 1-2 şarkı söyleyeceğim dedim.
"Orada, hatta sahne de olacağım" dedi. Gerçekten de ben sahneye çıktığımda oradaydı. Zaten güvenlik şefiymiş.
Neyse, Tarih ve Bu Beyler şarkısını okumadan bir küçük konuşma yaptım. Bu konuşma esnasında yanıma geldi,
terimi sildi, bana sarıldı, elime bir kağıt sıkıştırdı. Hayatımda ilk defa biri sahnede elime bir kağıt sıkıştırıyordu.
Hani pop sanatçılarında filan olur, program yaptıkları mekanlarda ellerine istek parçası yazan kağıtlar tutuşturulur.
Aynen öyle, sarıldı, terimi sildi, kağıdı tutuşturdu ve uzaklaştı. Merak ettim, Tarih şarkısını söylerken bir
yandan da çaktırmadan kağıdı açtım, okudum. İçinde "HELE ULAŞ'A, ULAŞ'A. ULAŞ BENZER GÜNEŞE" yazıyordu
(bu, o dönem öldürülen Ulaş Bardakçı adına yazılmış bir ağıt-türkünün sözlerinden alıntıdır), altında da
"SAKLI KENT'TEN CEM ABİN, NE ZAMAN NEYE İHTİYACIN OLURSA" notu iliştirilmiş ve en altta da kendi cep
telefon numarası yazıyordu. Bilhassa o türküdeki sözleri okuyunca feci duygulandım. Hayatımda ilkkez
sahnede ağlamamak için feci mücadele ettim, zor ama hiç unutulmayacak, özel bir andı benim için. Sağ
olsun, Cem Ağabey'i de hiç unutmayacağım. Yüzyüze de söyledim ama ona el kaldırdığım için ve kötü
söz söylediğim için de tekrar özür dilerim. Umarım ki affetmiştir beni. Yolu açık olur inşallah. İşte son dönemde
yaşadığım en ilginç ve hoş anı budur.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://WwW.Rat2-Genclik.TR.GG
 
U.L.a.Ş Röportajı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Sitem Depresif Röportajı...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
|| Rap TeaM FoRuM || :: ...::: *** rAp TeaM *** :::... :: RöportajLar-
Buraya geçin: